Cote D'Azur Tatil Planı ve Fransa'da Araba Kiralama ve Yollarla İlgili Detaylar

Bordo'ya ucuz uçak bileti bulduğumuzu anlattığım bir önceki Bordo yazımdan sonra şehirleri nasıl bir sırayla anlatsam diye düşünürken önce tatil planını paylaşmanın, yakın zamanda bu bölgeye gitmeyi düşünenler için faydalı olucağını düşündüm. Aslında ilk yazım olması gereken bu ikinci yazıyla tatili bir kez daha yaşamaya devam ediyorum:)



1. Gün
- Pegasus Hava yollarıyla 7:15 İzmir-İstabul uçağına biniş
- THY 10:50  İstanbul-Bordo uçağına biniş.
- Bordo saatiyle 13:35'de iniş. (Türkiye ile arasında 1saat fark var. Uçuş 3,5 saat sürdü)
- Havaalanından Bordo şehir merkezine giden 2 numaralı otobüs ile yarım saatlik bir yolculuk sonrası otele varış ve yerleşme.
  (Otobüse tek binişlik bir kişilik bilet fiyatı 1,5 Euro. Biletleri Havaalanınındaki otobüs durağının önündeki makinadan aldık. Kredi karti geçerli. İsterseniz otobüsün içinde şöförden de alabilirsiniz.)
-Tüm gün ve gece Bordo'nun tadını çıkarma:)

Araba Kiralama ve Yollarla İlgili Notlar
Kesinlikle tavsiyem tatilinizi planladıktan sonra olabildiğince erken bir sürede arabanızı internet üzerinden kiralamanız. Ne kadar erken kiralarsanız fiyatlar o kadar makul hale geliyor. Aslına bakarsanız çok da pahalı bir seçenek değil araba kiralamak. Eğer bizim gibi birden fazla şehri gezip 2500 km yakın yol yapmayı planlıyorsanız, toplu ulaşımdan daha bile ucuza geliyor diyebilirim. Kısa mesafelerdeki trenler ucuzken 3-4 saatlik yolculuklarda tren biletleri fiyatları birden 67 Euro'ya yükseliyor.

Araba kiralamak için biz uluslararası bilinen firmaların sitelerini dolaştık genelde ve en sonunda Budget'dan kiraladık. Şirketle herhangi bir sorun yaşamadık, memnun kaldık diyebilirim. Hatta bizim seçtiğimiz araba sınıfı ellerinde kalmayınca bir üst sınıf dizel ve navigasyonlu, sadece ve sadece 2000 km'de olan yepyeni bir Peugout 508 vererek bizi mest ettiler. Aynı zamanda aklınızda bulunsun ki böyle büyük firmaların bir çok şehirde hatta aynı şehrin birden fazla bölgesinde şubeleri bulunduğundan arabanızı teslim aldığınız şehirden farklı bir şehire teslim edebilirsiniz.

Akaryakıt fiyatları Euro'nun bizde yüksek oluşu nedeniyle çok da ucuz sayılmaz. Ancak Dizel'de 1TL gibi bir fark oldu bu da arabamızın km'de 20krş civarında (dizel)benzin harcamasına karşılık geldi.

Ehliyet konusunda çeşitli rivayetler vardı. Türkiye'deki ehliyetlerin AB ülkelerinde geçerliliği olduğunu biliyorduk, hatta daha önce 2 farklı Yunan adasında araba kiraladık ancak sonradan öğrendik ki ehliyetimizin yurtdışında geçerli olması için Emniyet Müdürlüğünden bazı işlemlerin yapılması ve bir miktar da para yatırılması gerekiyormuş. Bu konuda biraz kararsızlık yaşadıktan sonra Fransa'da yaşayan bir tanıdığımızla iletişime geçtik ve herhangi bir sorun olmayacağını söyledi. Gerçekten de ehliyetle ilgili bir sorun yaşamadık, hiç bişey yaptırmanıza gerek yok. Dinlemeyin kimseyi:)

Bu arada ehliyetle ilgili bir başka husus da araba kiralarken arabayı kaç kişi kullanıcak diye sorucaklar size. Tek şöförle iki şöförün fiyatları farklı oluyor. O yüzden siz de bizim gibi yapın. Tek şöför diyin ama iki kişi kullanın:) Aslında tabi o kadar da rahat davranmadık. Ben şehir içlerinde polis olması riskli yerlerde hiç kullanmadım. Daha çok şehirlerarası yollarda ve otobanlarda kullandım.

Zaten Fransa trafik konusunda bize göre fazlasıyla kuralcı ve dikkatli bir ülke. Hiç kimse hız sınırını aşmıyor çünkü heryerde radar var sürekli fotoğrafınız çekiliyor. Araba kullanmak için, özellikle bayanlar için çok rahat bir ülke diyebilirim. Kimse hız yapmıyor ve saygılı. Bir çekinceniz olmasın.

Tatilmizin son gününe kadar otobanları hiç kullanmadan normal yollardan giderek dolaştık. Sadece son gün Nice'den Bordo'ya dönerken yolun 9 saat sürmesi nedeniyle otobanı kullanmaya karar verdik. Otobana girdiğinizde hiç bir yerleşim yerini göremiyorsunuz o nedenle size de bizim gibi dolaşırken normal yolları kullanmanızı tavsiye ediyorum. Yollar gayet düzgün, asfaltlama sistemleri harika ve sürekli ya üzüm  bağlarından ya da yerleşim yerlerinden geçerek ilerlediğiniz için sizi sıkmayacaktır. Sadece St Tropez ve Cannes arasında trafik vardı. Başka yol seçeneği olmadığı için o trafiği çekmek zorunda kaldık. Onun dışında sorunsuz diyebilirim.

Otobanlarda kredi kartı geçiyordu ilk başta, ancak bir süre sonra kartımızı kabul etmemeye başladı makina. Görevliye sorduğumuzda farklı bir ağa geçtiğimizi ve bu ağda kredi kartımızı bir şekilde tanımadığını söyledi o yüzden nakit ödeme yaptık. Aklınızda bulunsun otobana girecekseniz nakit bulundurun yanınızda. Otobanlar bizdeki kadar ucuz değil. Nice- Bordo arasında toplam 70 Euro civarında ödeme yaptık.

2.Gün
-Otelden ayrılış ve daha önce internet aracılığıyla kiraladığımız arabamızı alıp ilk durağımız olan Toulouse'a doğra yola çıkış
- Yaklaşık 3 saatlik yolculuğun ardından saat 19:00'a kadar şehri keşfetme ve yemek.
-Yaklaşık 1,5 saatlik yolculuğun ardından ikinci durağımız olan Carcassonne'a varış.
- Önce Kale şehri gezdik (biraz geç kaldığımızı üzülerek söylüyorum ama bütün suç Toulouse'da:)
-Akşam Carcassonne'da konaklama

3.Gün
-Erken saatte Carcassonne'dan ayrılış ve yaklaşık 3,5 saatlik yolculuğun ardından Marsilya'ya varış.
-Akşam Marsilya'da konaklıyacağımız için önce otele eşyarımızı bırakıp arabayla şehrin eski liman bölgesine araba ile gidiş.
-Saat 19:00'a kadar şehri dolaştıktan sonra yine araba ile yarım saatlik yolculuk sonrası Aix En Provence'e gidiş. (Siz bu noktada otobüs kullanabilirsiniz. Aix'e çok sık şehir otobüsleri kalkıyor ve yolu çok kısa. Biz arabayı otelde bırakmış olsaydık otobüsü kullanıcaktık. Park sorunu yaşamamak için en güzel seçenek otobüsü kullanmak)
-Yağmur dolayısıyla çok fazla tadını çıkaramadığımız Aix En Provence tatil boyunca içimde kalan tek destinasyon oldu. Yine de yağmura rağmen gezebildiğimiz merkezi bölgeleriyle kendine aşık etti bizi)
-Yaklaşık 45 dakikalık araba yolculuğu sonunda otele varış. Ücretsiz otoparkı olan otelleri tercih etmek zorunda olduğumuz için şehir merkezinde kalmadık. Gezdiğimiz bütün şehirlerde şehir merkezlerinde fazlasıyla park sorunu var. Gecelik olarak yeraltındaki otoparklara arabayı bırakmak valizleri taşımak anlamında hem mantıklı değil hem de Cannes'da 4 saat için 11 Euro ödediğimizi düşünürsek, ekonomik de değil.

4.Gün
-Sabah erken saatte otelden ayrılış ve yaklaşık 2,5 saatlik yolculuk sonrası Saint Tropez'ye varış.
-St Tropez'ye hayran kalarak şehri gezdikten sonra yarım saat uzaklıktaki Port Grimaud'a geliş
(Bu noktada herkesin çok haberdar olmadığı ve St Tropez'den direk Cannes'a geçtiğini üzülerek gördük. Siz mutlaka buraya uğrayın. Milyon dolarlık evleri Venedik usulü teknelerle dolaşarak iç geçirmeyi istemiyorsanız gitmeyin tabi siz bilirsiniz:)
- Port Grimaud'da 8 Euro'ya yapılan ve harika binaların olduğu kanalları gezdiren tekne turuna katıldıktan sonra Cannes'a doğru yola çıkma.
 -Normalde Port Grimaud ile Cannes arası bir saat sürmsi gerekirken trafik yüzünden 2 saatte anca varabildik şehre. Bu noktada otobana girmek güzel bir şeçenek olabilir. Ancak yol deniz seviyeside kıvrıla kıvrıla ilerliyor ve sahil yolunu kullandığınız takdirde bizim gibi Saint Maxime'i de görme şansınız var. Yolda geçen ekstra bir saate değidi demek istiyorum kısacası.

-Ve Cannes'a varış. Şansımıza denk gelen ancak tam olarak ne olduğunu anlayamadığımız ödül töreni nedeniyle şehir çok dolu, canlı ve kalabalıktı. Gece uykusuz kalmamıza neden oldu.
- Cannes'a geçen hareketli saatlerden sonra 3 gece konaklıyacağımız Nice'deki otelimize gecenin bir köründe varış:)

5. Gün
- Bugün arabamızı otelin ücretsiz otoparkına bıraktıktan sonra tüm gün ve gecemizi Ayhan Sicimoğlu'nun İz TV'deki programını izledikten sonra ayrı bir merakla görmeyi beklediğimiz bu şehre ayırdık. Ulaşım için otobüs ve tramvay seçeneklerini kullandık. 24 saat sınırsız kullanım sağlayan ve kişi başı 5 Euro olan biletler bu noktada ekonomik oldu.
- Bir çok yerini yürüyerek dolaştığımız halde yine de Nice'deki kaleye yürüyerek çıkmaya cesaret edemediğimiz için Petit Tren'i kullanarak kişi başı 8 Euro karşılığında (emin değilim 7'de olabilir) eski şehri ve kaleyi dolaştık. Kaleye mutlaka gidin harika Nice manzaraları var çok yeşil çok güzel bir dinlenme bölgesi var.
- Cote D'Azur'da hiç denize giremediğimizi fark edip 1 saatlik deniz molasından sonra akşam yemeğimizi Eski Şehir Bölgesinde yiyip gece için hazırlanmaya Otele dönüyoruz.
- Yorgun ayaklarımızı ve uykusuz gözlerimize söz geçirip iflah olmaz bir şekilde tekrar dışarı çıkıp Nice'in simge oteli Negresco'ya kadar yürüp, geceyi sonlandırıyoruz.

6.Gün
- Arabamızı yine otelde bırakarak otobüsle Eze Köyüne gidiyoruz.
- 2 adet parfüm fabrikasının bulunduğu ve Nietzche'nin "Böyle Buyurdu Zerduşt" kitabının bir bölümünü yazarken yaşadığı bu köyü de es geçmeyin derim ben. Detaylı olarak anlattığımda etkileneceğinize eminim:)
- Erken kalkan yol alır mottosunun faydalarını görerek saat 3:30 civarında Eze Köyünden ayrılıp yine otobüs ile 20 dakikalık yolculuk sonrası beni en çok etkileyen şehre, Monako'ya geliyoruz.
-Monte Carlo bölgesi, Liman bölgesi ve Prensin yaşadığı Eski Şehri tabanvayla dolaşıyoruz:) Bir türlü ayrılamadığımız bu şehirden tekrar Nice'e dönmek için binmemiz gereken son otobüsü kaçırdıktan sonra, geç saate kadar işleyen hızlı trenin yine son seferine binerek çok zor da olsa buradan ayrılıyoruz.
- Monako -Nice arası hızlı trenle 35 dakika kadar sürüyor. Yani otobüse göre daha hızlı bir seçenek. Ancak biraz daha pahalı. Pahalı dediğime bakmayın otobüs 1,5 Euro iken tren 3,5 Euro.

7. Gün
-Ertesi sabah uçağımız yine Bordo'dan kalkacağı için bugün normalde bizim için otobandan direkt Bordo'ya gideceğimiz ve romantik bir Bordo akşamı yaşayacağımız bir gün olucak iken, gezmeye doyamamak ne demektir başımıza geldi. Orayı da görelim burayı da görelim derken sabaha karşı 5:00'de Bordo'da olduk:) Allah'tan uçağımız 14:35'teydi de biraz uyumaya zaman kaldı.

-Sabah otelden ayrıldıktan sonra otoban yoluyla önce Saint Paul De Vence'e gittik. Yol yaklaşık yarım saat sürdü. Küçük bir kale şehir olan güzel köyü dolaştıktan sonra yemeğimizi de burda yiyerek Antibes'e doğru yola çıktık.
- Yine yarım saatten az bir zamanda Antibes'e vardık. Ancak bu sefer arabadan inmeden şehri biraz gezdikten sonra Parfümün başkenti Grasse'ye doğru yola çıktık.
-Bir kez daha yarım saatlik bir yolculuk sonrası Grasse'ye vardık. Patrick Suskind'in Koku romanını okuyanlar ya da filmizi izleyenlerin yakından tanıdığı Grasse'de bayağı bir zaman harcadık.
- 3 farklı markanın üretim tesisi, satış dükkanları ve müzeleri olan bu minicik şehirde parfüm alışverişi için biraz zaman harcadıktan sonra artık başka bir yere uğramamak için neredeyse yalvarıcak duruma geldim diyebilirim:)
- Grasse'da parfüm alışverişlerini tamamladıktan sonra otobandan Bordo'ya doğru kesintisiz sayılabilecek bir yolculuk yaptık. Sabah 5 gibi otele varmıştık.

8.Gün
-Bordo'daki son günümüzde bir önceki gününün yorgunluğunu üzerimizden çok fazla atamadan saat 13:00'de arabamızı havaalanına teslim ettik ve 14:35'deki  THY Bordo-İstanbul uçağı ile vatan topraklarına ayak bastık.
- İzmir uçağı biraz rötar yapınca vaktimizin çoğunu Free Shop'ta harcadık, bu iyi olmadı:P

Tatilin özeti böyle. Özeti yazmam iki gün sürdü, kendisini bir yıla ana yazarım heralde:)

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sevgiler, öpücükler..









Yorumlar

  1. sansınız varmıs aslında ehlıyetınız avrupa yasallarına göre oralarda gecerli değil. Bende cok kaldım parısde bunu polıslerden ögrendim. Ve araba kıralamanız ıyı olmus ama oranın trafıgı trdekı trafık gıbı bız cesaret edemedik :) oradaki arabalarida görünce korktuk ıyıkı kıralamadık dedık :) ama cok güzel bır tatıl yasamıssınızdır.Ben cok gıtmeme ragmen herseferınde tekrardan asık oluyorum....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder