Sabırsızlıkla yemeğini bekleyen Merveku:)
Birinci yazımda da bahsettiğim gibi biz adanın merkezinde yani Mittilinide değil Petra'da kaldık. Petranın sahili kum, denizi çok çabuk derinleşmiyor ve tertemiz. Ancak bunların dışında benim en çok hoşuma giden yanı denizin hemen dibindeki tavernalarda yemeğinizi yiyip tavernaların önündeki şezlonglarda ücretsiz güneşlenebilmeniz. Kahvaltıdan sonra adaya indiğimizden beri bişey yemediğimiz için önce sahildeki tavernaların birinde bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Menüde:
Kızarmış Feta peyniri (aslında kendisi kocaman bir peynirdi dostlar!)
Sardalya Izgara
Ve Greek Salata tabiki.
Masanın tam fotoğrafını çekmediğim için hayıfladım ziraa yemeğin yanında gelen zeytinyağlı ve sarımsaklı ekmekler beni benden aldı. Greek salata muhteşemdi. Ada tatili boyunca her yemeğimizde sipariş verdik ve aynı geleneği Sakız Adası Tatilimizde de sürdürdük. Bildiğin salata ne var ki diyebilirsiniz ama değil işte değil. Anlatamıyorum,yiyin görün diyorum sadece. Kızarmış feta peyniri güzeldi ancak salatada da aynı peynirden olduğunu bilmediğimizden aynı peyniri iki kere yemiş olduk. Salata söyliyecekseniz kızarmış peynire hiç gerek yok. Izgara sardalya deli güzeldi, çok lezzetliydi, kokusu çok güzeldi. Kesin yemenizi öneriyorum. Zaten adada yediğim herşeyi yemenizi öneriyorum desem yeridir:))
Yemeğin sonunda gelen ıslak mendilin büyüklüğüne ve tabakları nasıl silip süpürdüğümüze bakar mısınız..
Yemeği nasıl bir ortamda yediğimizi üst resimlerde görebilirsiniz.Biz de yemeğimizi yedikten sonra ücretsiz şezlonglarımıza geçtik.
Güneş batana kadar hem yüzüp hem güneşlenip hem de uzun uzun kitaplarımızı okuyarak ilk siestamızı yapmış oluk. Çok güzel ve huzurlu saatlerdi. Hava kararmaya başlayınca toparlanıp otelimize döndük. Akşamımızı Petra'ya 15 dakika uzaklıktaki Molivosta geçirmek için hazırlıklarımızı yaptık.
Maalesef burayı gündüz gezemedik sadece akşamıyla yetinmek zorunda kaldık ancak akşam bile çok güzeldi, çok şıktı ve çok hareketliydi. Çektiğim resimler şehrin güzelliğini yansıtmıyor maalesef o yüzden eklememeye karar verdim, internetten bulduğum bir kaç resmi fikir edinmeniz için yukarıya ekledim.
En yukarıda büyük bir kalesi olan ve basamak basamak aşağıya inen bu şehirde deniz seviyesine indiğiniz yerde küçük bir şapel var, ben yine boş geçmeyip mum yaktım.
Şapelin karşısında ise bir sürü kafenin ve tavernanın olduğu liman var. Bizim şansımıza o gece çok güzel bir eğlence vardı.Ertesi gün bütün tekneler aynı anda denize açılacağı için denizcilere yapılan geleneksel bir kutlamaya denk gelmişiz. (Aşağıdaki fotoğraf ertesi gün denizcilerin yola çıktığını görünce aceleyle çektiğimiz bir fotoğraf, görünmeyen daha onlarca tekne vardı denizde)
Herkes sokakta yanyana oynuyordu. Çok güzel ve samimi bir ortam vardı. Bol bol video çektik ve eğlendik. Böyle bir gece olduğunu bilseydik hiç oyalanmadan direkt sahile inerdik, ama olsun uzunca bir kısmını yakalamış olduk. Sizin için kısa bir video ekledim, izlemenizi tavsiye ederim. Bu arada unutmadan Molivosta dondurma gibi satılan dondurulmuş yoğurt var, külahta satıyorlar, ben tadını çok beğendim görürseniz denemekten sakınmayın. Bu arada Molivosta hediyelik eşyalerı pahalı bulduğumuzu belirtmeliyim. Magnet gibi ıvır zıvır şeyler bir yada iki euroydu ancak onun dışında el emeğine dayanan ürünler Ada genelinde olduğu gibi pahalı geldi bizi. Örneğin bizim pazarlarda 2 TL'ye satılan dizme boncuktan bileklikler 6 Euroydı yani 18TL.
Bu eğlenceli geceden sonra otelimize gidip, önünde limon ağacı olan balkonumuzda gecenin yorgunluğunu attıktan sonra ertesi gün için rotamızı belirtledik. Daha ilk günden iyiki gelmişiz dedirten bu adada yarın yine harika yerler keşfedicez.
Yorumlar
Yorum Gönder