Adadaki son günümüze otelin mütevazi ancak lezzetli kahvaltısıyla başladık, enerjimizi depolayıp eşyalarımızı toplayıp Petra'nın kuzeyine doğru yola çıktık. Aralarda yine bir kaç küçük güzel köye uğrasak da burda asıl bahsetmek istediğim destinasyon Skala Sikaminias. Kuzeye giderken tam olarak yolumuzun üzerinde kalmıyor aslında, yol biraz daha dağlık bölgeden devam ediyor, Skala bölgesine inmek için sola doğru virajlı bir yoldan aşağıya inmek gerekiyor ancak kesinlikle değer gitmeye.
Bu köy denizkenarında kurulmuş, Midillinin sanat başkenti diyebileceğim,
bir kaç tavernası ve kafesi olan çok minik ancak bir o kadar da güzel
bir yerleşim. En taze deniz ürünlerinin yenebileceği yer olarak özellikle tavsiye etmişti bize otel sahibimiz buradaki tavernaları, ancak biz aç olmadığımız için burada yemek yemedik.
El sanatları çok gelişmiş, hangi dükkanın fotoğrafını çekeceğimi şaşırdım, ancak fiyatları düşük değil ziraa el sanatlarına çok büyük önem atfediyorlar.
Gitmişken bir kaç fotoğraf çekilmeden olmazdı tabi ki.
Kilisenin dibindeki suyun rengine vurulduk. Keşke siz de çıplak gözünüzle görebilseniz.
Bu güzel köyde epeyce bir vakit harcadıktan sonra Mandamados yolu üzerinden Adanın merkezi Mitiliniye doğru yolumuza devam ediyoruz. Mantamadosu hakkını veremeden gezdikten sonra gitmeden son bir kez denize girebileceğimiz bir koy arayışına giriyoruz. Zaten yol artık deniz kenarından devam ettiği için denize girmek için aradığımız koyu bulmakta zorlanmıyoruz.
Şezlong şemsiyesi olan bir tesis tercih ediyoruz, ancak tesisten içeri girerken kocamn bir yazı dikkatimizi çekiyor. "Şezlong şemsiye ücretsizdir"! Şaka gibi, daha önce de yüzlerce kez söylediğim gibi Yunanistan boşuna batmıyor, adamların parayla işi yok. Neyse efendim, tesise giriyoruz şezlonumuza yerleşip biraz güneşlendikten sonra kendimizi denize atıyoruz. Çıktıktan sonra fark ediyoruz ki bu tesis hem ücretsiz, hem tertemiz hem de ücret wifi var. Daha ne olsun! Sonra ayıp olmasın o kadar istifade ettik diyerek bira ve patates söyleyip öğle atıştırmalığımızı yapıyoruz. Akabinde tekrar yola koyuluyoruz.
Adanın merkezine varınca önce arabamızı şirkete teslim ediyoruz ardından siesta saatinde olan şehri biraz dolaşmaya karar veriyoruz. Yukarıdaki resimdeki Waffle'ı evet insan yedi ve evet insan için yapılmıştı, hem de bir porsiyondu. Greeklerin kalbi çok bomkör vesselam. Sahil boyunca uzanan kafelerde kahve içip vapur saatimizi beklerken kahvenin yanında bir de koskoca bir dilim kek getiren bu cömert adaya bir dahaki sefere sadece gastromonik amaçla bile gelinebileceğine karar veriyoruz:)
Geçen sene yaptığımız ancak bu sene yazabildiğim bu güzel tatilimizden çok mutlu ayrıldık, gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Bir sonraki tatil yazım bir hafta içinde gideceğimiz Fransa Provence Bölgesi (Bordo- Toulous- Marsilya-Cannes-Nice-Monako) turumuzla ilgili olucak inşallah. Sevgiler öpücükler:)
Yorumlar
Yorum Gönder