Bugün adayı keşif günü. Elimizde harita, altımızda Fiat Panda adanın koylarını keşfetmeye çıkıyoruz. İlk gün sıcakta Eski Şehri dolaştık, kültür gezimizi yaptık, sıra artık deniz, güneş, kum ve eğlencede. En baştan şunu söyleyebilirim ki hayatımda girdiğim en güzel sular bu adaya ait. Bir çok koyunda denize girdik, bazılara ise şöyle bir bakıp geçtik, bazılarına ise hiç uğramadık. Bizim kriterimiz kumsal olan plajlardan denize girmemekti çünkü adanın asıl taşlık ve kayalık olan plajlarının meşhur olduğunu biliyorduk.
Önce bir Rodos haritası:
Önce bir Rodos haritası:
Adanın her tarafında su aynı renkte ve güzellikte, ancak resimde görülen sağ tarafı rüzgarsız ve güzel plajların olduğu bölüm, sol tarafı ise rüzgarlı ve su sporları yapmayı tercih edenlere hitap edecek bölümü. Biz de herkes gibi tercihimizi sakin sulardan yana kullandık.
Kalithea
Merkezden başlayıp son yerleşim yeri olan Lindosa kadar toplam 50 km mesafe içinde bütün plajları gezmiş oluyorsunuz. Kalithea merkeze en yakın olan ilk plaj. Suyun içi de dışı da kayalık durumda.
Yola erken çıkmamıza rağmen gittiğimizde hiç bir şezlong ve şemsiye boş değildi. (bu arada ada genelinde şezlong ve şemsiye 4 euro) Biz yine de havlumuzu kayalın üzerine serip denizine şöyle bir bakmak istedik ancak biz pek zevk alamadık, çünkü suyun içindeki kayalar yüzmenize engel olacak ölçüde yüksek ve çok sık. Hiç kulaç atamadan deniz gözlüğüyle suyun içine baka baka yüzmekten yorulduk, o yüzden burda fazla oyalanmadık. Yanlız koyun sol tarafında hamamların olduğu bir bölüm var. Oraya giriş 3 Euro ve içeride çok güzel bir koy ve tesis var, şezlong için tekrar ekstra bir ücret vermeniz gerekiyor sanırım tam bilemiyorum.
Faliraki
Bu bölgede adanın havuzlu ve beş yıldızlı otellerini görebilirsiniz, önünde ise upuzun bir kumsal uzanıyor. Biz kumsalları tercih etmediğimizi için bakıp devam ettik, ancak deniz harika görünüyor, kumsal tercih edenlere tavsiye ederim.
Anthony Quinns Beach
Burası adada bizi en çok etkileyen koy oldu, ancak sabah erken saatlerde gelmezseniz yer bulmanız imkansız nitekim bizim gittiğimiz saatte hiç yer yoktu, o yüzden 3. günümüzün tamamını buraya ayırmaya ve sabah erkenden gelmeye karar verip ayrılıyoruz. Bu koydan ayrıca detaylı olarak bahsedicem.
Ladiko Beach
Resim alıntıdır
Burası Anthony Quinnsle karşılıklı sayılabiliecek kadar yakın bir diğer plaj. Biz günümüzün önemli bir kısmında burda serinledik. Hem kumsal hem çakıl hem de kayalıktı! 3ü birarada:) Su öyle sıcak ve güzeldi ki ıstakoz olmaya burda başladık diyebilirim. Hemen arkasında temiz bir restoranı da var, biz denemedik ancak denenebilir. Suyu hemen derinleşmediği için ve kumsal alanları da olduğu için çocuklu ailelerin de rahat edebileceği küçük bir koy burası. En güzeli de ada genelinde olduğu gibi burada da bizdeki beach cluplar gibi gümbür gümbür müzik olmadan, ciyak ciyak çocuk sesi olmadan doğayı dinleyerek yüzebilmeniz. Çok öneml bi ayrıntı da koyların tamamında duş ve giyinme kabini bulunuyor olması.
Seven Springs
Ladikoda yüzüp suyun tadını yeterince çıkardıktan sonra adını bir çok yerde gördüğümüz Seven Springse gittik. Burası ormanlık bir tepede su kaynaklarının ve bir geçit mağaranın bulunduğu bir lokasyon. Önce buz gibi kaynak suyuna ayaklarımızı sokup etrafı biraz dolaştıktan sonra buranın asıl aksiyonu olan mağaraya girdik.
Karanlık ve dar alan fobisi olanlar asla mağaraya girmesin. Aslında burası mağaradan ziyade yer altı su kemeri gibi bir yer. Tek kişilik daracık, zifiri karanlık bir yer ve 200 metreden fazla uzunluğu var. Hem heycanlı hem de korkutucu bir deneyim oldu bizim için. Mağaranın sonunda ormana çıktık, ormandan arabamızı park ettiğimiz bölüme dönmemiz de ayrı bir macera oldu. Kısacası kendine güvenmeyen denemesin derim.
Stegna Beach
Burayla ilgili daha önce okuduğum yazılarda Gorgona Tavernayı çok övdükleri için uğramak istedik, ancak kumsalında fazla bir numara yoktu, vaktimizi burada harcamak istemediğimiz için devam ettik.
Lindos St Paul Bay
İşte burası rüya gibi bir yerdi. Mutlaka ama mutlaka burda denize girmelisiniz, tabi yer bulabilirseniz. Rodosun handikapı plajlarda yer bulma sorunu. Özellikle meşhur olan yerlerde sabah erken saatlerde yada akşam 6 gibi yer oluyor. Biz de buraya vardığımızda 6ya geliyordu o nedenle artık şezlonglar boşalmaya başlamıştı. Yine saatin geç olmasından mütevellit ücret vermeden şezlonglardan faydalandık. Neredeyse karanlık basana kadar uzuuun uzunn yüzdük. Göl gibi bir suyu var, hem plajı hem de denizin içi kum. Sağ tarafında minik bir şapeli, sol tarafında ise çok nezih bir restorantı var. Akşam hava kararmaya başlayınca bütün plajı ve restorantı mumlarla süslüyorlar. Bu anı kaçırmayın derim ben.
Lindos Şehri
Rodos adası genel olarak insanda çok fazla adaya gelmiş izlenimi uyandırmıyor, kumsalları güzel eski şehri güzel ancak yine de bir şehir havası var. Sadece Lindos şehrinde evet Yunan Adasına geldim diyorsunuz. Klasik mavi beyaz Yunan evleri, dar sokaklı ve yamaca kurulmuş kale şehir burada mevcut. Biz St Paul Bay'da denize girdikten sonra hemen yanıbaşındaki Lindosu akşam gezdik ve güzel de bir akşam yemeği yedik. Eşşeklerle kaleye çıkmak burda meşhur bir aktivite ancak ben kaleyi de pek merak etmediğimden ve eşşeklere de acıdığımdan kendimi bir şey kaybetmiş olarak görmüyorum. Akşam yemeği için gayet güzel tavernalar mevcut. Biz biraz dolaştıktan sonra Stefanos Tavernaya oturmaya karar verdik. Teras kısmına geçip kendimizi Müslüman bir garsonun önerilerine bıraktık. Adada kırmızı etin güzel yapıldığını duymuştum daha önce, garsonun da tavsiyesiyle kuzu tandır ve kapamaya benzeyen iki çeşit et söyledik. Tadları muhteşemdi, çok beğendik. Ev yapımı beyaz şarapları da süperdi. Burayı tavsiye edebilirim size. Yemeğin üstüne kahve olarak şehirdeki meşhur Frappecilerden sütlü bir Frappe kaptık. Yedik içtik doyduk, artık uykuya:) Yarın Anthony Quinns'de sabahtan akşama kadar yüzüp ıstakoz olucaz.
Anthony Quinns Beach çok görmek istediğim yerlerden biriydi, ama sınırlı vaktimiz olduğu için uğrayamamıştık. Biz de Lindos'un denizine bayılmıştık, gerçekten çok güzel.
YanıtlaSil