İstanbul Kırmızısı Ferzan Özpeteğin hayatının İstanbuldaki kısmını anlattığı ilk kitabı. Daha sonra yayınlanan Sen Benim Hayatımsın kitabında ise hayatının Romadaki kısmından bahsediyor. Ben biraz ters davranıp önce ikinci kitabı sonra birinci kitabı okudum ama zaten kitaplar kendi içinde bile olay sırasına göre ilerlemediği için hiç sorun olmadı.
Ferzan Özpetek filmlerini seven ve ilginç bulan biri olarak aslında kitaplarından da beklentim daha yüksekti itiraf etmeliyim. Olay kurgusu olmadan parça parça anektodların aktarıldığı, gerçek bir hayat hikayesi olduğunu bilmenin verdiği ilgiyle kendini okutan, ancak yazım dili olarak fazla başarılı bulmadığım bir seri oldu. Konular ilgi çekici ama olay örgüsü yok, bu da okurken kopukluk hissi yarattı bende. Bu durum iki kitap için de geçerli.
Kitapları tek tek değerlendirmem gerekirse İstanbul Kırmızısı Ferzan Özpeteğin hayatının İstanbuldaki kısmını anlattığı ilk kitabı. Kitap iki kısımdan oluşuyor; bir kısmında ailesinden ve çocukluk arkadaşlarından bahsediyor. Diğer yarısında ise yurtdışından turistik amaçla gelip bir şekilde İstanbulda planladığından daha fazla kalan ve başına ilginç olaylar gelen Anna'dan bahsediyor.
Sen Benim Hayatımsın kitabında ise Romadaki hayatından, arkadaşlarından ve şunada evli olduğu eşinden bahsediyor. Ben bu kitabı, İstanbul Kırmızısına göre daha fazla sevdim. Anektodlar daha ilginçti, Romayı Ferzan Özpeteğin gözüyle dinlemek daha zevkliydi. Aşk daha fazlaydı:) Yine dağınık yazılmış kronolojisi olmayan bir kitaptı ama yazım dili İstanbul Kırmızısına göre daha iyiydi.
Sonuç olarak okuduğuma asla pişman olmadığım iki kitaptı ancak yine de ben derim ki Ferzan Özpetek film çeksin, kitap yazmak için fazla kasmasın:)
Yorumlar
Yorum Gönder