Mustafa KUTLU - Uzun Hikaye Kitap Yorumu




Mustafa Kutlu, daha önce okuduğum ya da herhangi bir yerde söyleşisine rastladığım bir yazar değildi. İsmini ilk olarak Uzun Hikaye isimli filmle duymuştum. Kenan İmirzalioğlu'nun oynadığı filmi çok sevip çok samimi bulunca yazara olan ilgim arttı.

Yakın zamanda tesadüf eseri elime geçen aynı isimli hikayesini bir oturuşta bitirdim diyebilirim. Sonrasında iki farklı kitabını daha okuyarak yazar ile ilgili fikirlerimi netleştirdim. O nedenle öncelikle biraz yazarın kendisinden bahsetmek isterim.


Mustafa Kutlu Erzincan doğumlu bir edebiyat öğretmeni. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra, kitaplarının yayınlandığı Dergah Yayınlarında yöneticilik yapmaya başlamış ve halen bu görevine devam eden üretken bir yazar. Muhafazakar kesime yakın bir profil çizse de kitaplarında daha çok samimi, içten ve gerçekçi bir yaklaşım görüyoruz. Çok sade bir dil ile, fazla süsleme yapmadan çoğunlukla olay akışına dayandırdığı durum hikayeleri anlatıyor. Neredeyse üç nesilden bahsettiği hikayelerinin bile uzunluğu 200 sayfayı pek geçmiyor. Bu da okuyucuyu yormadan günlük sıkıntılardan uzaklaştırıp Yeşilçam sineması tadında bir kaç saat geçirmesine neden oluyor. Sıradan hayatların detaylarını yakalayıp, yanından geçip gittiğimiz kişilerin hikayelerine odaklanıyor.

Uzun Hikaye kitabında ise Mustafanın dedesinden başlayarak babası, annesi ve Mustafanın kendi yolculuğuyla devam ediyor. Çalışan çabalayan emek veren ancak bir şekilde toplumla uyumlanamayıp tren yolculuklarıyla mekan değiştiren hiçbiryerli aile karakterlerini okuyoruz. Trenin verdiği nostaljik duyguyu çok sevdim. Özellikle Mustafanın babası Ali'nin hayata karşı azmi, insanlara yaklaşımı ancak toplum tarafından bir şekilde dışarıda tutulması tam bir toplum eleştirisi yoluyla aktarılmış. Göçenlerin, göçmenlerin, aidiyet duygusunu yitirenlerin roman Uzun Hikayeyi sizin de severek bir çırpıda okuyacağınıza eminim.

Yorumlar