Carcassone, içinde bir masal kalesi ve bir Türk şehitliği barındıran, adını daha önce duymadığım süpriz bir şehirdi. (Carcassonne'a nasıl ulaştık:öğrenmek için) Biz hava karardıktan sonra gelebildiğimiz için maalesef Türk şehitliğini ziyaret edemedik ama yine de burada hikayesinden çok az bahsetmek istiyorum. Çanakkale savaşı sırasında Fransız askerlerine esir düşen Türk askerleri Fransaya getirilmişler. Bir çoğu muhtemelen salgın hastalıklar yüzünden hayatlarını kaybetmiş ve şehitler bulundukları yerlerdeki müslüman mezarlıklarına defnedilmişler. Şehitlerimizin mezarlarından uzunca bir süre Devletin haberi olmuyor. Ta ki Arap araştırmacılar bu bölgede kendi mezarlıklarını incelemeye başlayana kadar. Sonuçta 1992 yılında farklı bölgelerdeki 10 tane Türk şehidi Carcassonne'daki Saint Michel mezarlığına naklediliyorlar. 2007 yılından beri de Çanakkale savaşının yıl dönümünde şehitlikte Türk Devletinin de katılımıyla törenler düzenlenmeye başlıyor.
Gelelim Carcassonne'daki tarihi kale şehir La Cite'ye. Orta Çağdan günümüze hiç bozulmadan ulaşmayı başarmış, UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan, içinde yerleşik olarak yaşayan yaklaşık 120 nüfusun olduğu masal dünyası. Gitmeden önce fotoğrafları hayran kalıp saat kaç olursa olsun burayı gezmeyi aklımıza koymuştuk, o nedenle yolumuza devam edip Marsilya'ya gitmekten vazgeçip Carcassonne'da bir gece konaklamaya karar verdik. Geç saatde ulaştığımız için gündüzünü göremediğimiz ancak gecesinin de muhteşem bir büyüsü olduğuna karar verdiğimiz bu şehri gezerken, keşke bizdeki tarihi binalar ve kalelerde bu şekilde tamamiyle korunsa ya da restore edilse diye düşündük hep.
Şehre varmadan, daha uzaktan gördüğümüzde gerçeklik algımız değişti. O kadar büyük, o kadar güzel ışıklandırılmış ve sağlam ki hayrete düştük. 52 kulesi olan bu devasa komplekse asma bir köprüden geçerek giriyorsunuz.
Girdikten sonra soldaki ilk dar sokağa saparsanız kalenin asıl meydanına ulaşıyorsunuz. Ben fotoğraf çekmeyi şaşkınlıktan en sona bıraktığım için meydanın boş halini görüyorsunuz. Aslında çok canlı ve turistik bir yer. Bir çok farklı menüsü olan güzel kafelerle çevrelenmiş bu meydan da yemek molası vermek çok zevkli olucaktır. Biz Toulouse'daki ördeği hala sindiremediğimiz için dolaşmaya devam ettik.
Meydanı geçip sağa saparsanız aşağıdaki daha ufak meydana çıkıyorsunuz. Dünya Kupası maçlarını izleyen coşkulu kalabalıktan da anlaşılacağı gibi bu meydan da bir kaç tane ufak kafe var. Ama asıl bu meydanda Otel ve oyuncak dükkanlarını bulacaksınız.
Bahsettiğim ilk meydandan sağa değil de sola saparsanız aşağıda fotoğraflarını eklediğim başka bir meydana çıkıyorsunuz. Burada dini yapılar, restorant, hediyelik alışverişi yapabileceğiniz bir dükkan ve yine çok güzel bir oyuncakçı dükkanı var. Saat 19:00'da heryer kapandığı için camından bakıp iç geçirmekle yetiniyorum sadece..
Bahsettiğim 3 meydanı da gördükten sonra artık iç güdülerinizle şehri dolaşmaya ve dar sokaklarında kaybolmaya hak kazandınız:) Bir saatlik serbest zamandan sonra aşağıdaki kuyunun başında buluşalım:)
Herkes toplandıysa yavaş yavaş büyük meydana doğru yürüp gezimizi sonlandırabiliriz.
Surların arasındaki minik adamı bulun:)
Bizim gibi arabayla buraya ulaştıysanız eğer kalenin dışındaki ücretli otoparka aracınızı bırakabilirsiniz. Tam olarak hatırlayamıyorum ama sanırım 4 Euro'ydu park ücreti. Ancak öderken kanser olma riskiniz var. Fransızların İngilizce konusundaki ketumlukları makinelerinde de mevcut. Hiç bir İngilizce yönlendirme olmadığı için ödemeyi yapana kadar sinir krizi geçirebilirsiniz.
Ertesi sabah tekrar kahvaltıya gelmeyi düşünerek ayrıldığımız Carcassone'u son görüşümmüş de haberim yokmuş. Çünkü sabah uyandığımızda Monte Kristo Kontunun şehri Marsilya'ya biran önce varmak için kahvaltıdan vazgeçtim. Yolunuzu bu kale şehirden geçirmenizi ve en azından 3 saatinizi ayırmanızı tavsiye ederim. Fazlası şımarıklık olur, daha gezilecek çok yer var ziraa:)
Fransa mutlaka görmek istediğim bir ülke. Aslında, İtalya, İspanya ve Fransa üçlemesi planlıyoruz. Bu tanıtım yazınız ve fotoğraflar harika! Not aldım, olanak bulursak mutlaka görmek istiyoruz. Tarihi kale, meydanlar muhteşem görünüyor. Ne kadar da iyi korumuşlar. Gıpta ettim ve ülkemdeki değer bilinmezlik içimi sızlattı. Çünkü yaşadığım yerin yanı başında bir çok tarihi yapı ve antik kent var. Pis ve bakımsız. Bu çok acı!
YanıtlaSil